DOSTUN KAYGISI HAKSIZ DEĞİL
Fikri evrimlerin yaşandığı bir zamana geldik.
Ceketini koysa kazanır Erdoğan diyen tecrübeli bir dostumuz ilk defa şaşırttı.
Bu sefer Tayyip Erdoğan'ın kazanamayacağından çok korkuyorum, bu sefer durum biraz, farklı dedi.
O'nun asıl korkusu; Erdoğan'ın bunca kazanımları kaybedilir, ülke yönetilmez, ümmetin durumu tehlikeye düşer, dış güçler ülke iradesine ipotek koyar gerekçesi iledir.
Oysa bir ülkenin, bir ümmetin kaderi tek bir şahsa bağlı olmamalıydı!
Müesses nizam kurulmalı, bu nizâmın yürütülmesi kişilere bağlı kalmamalıydı.
Gemi aynı, sadece kaptanlar değişmeliydi.
Dostumun diğer bir korkusu, Erdoğan sonrası kimin geleceği konusunda idi. O'na göre kimse yeterli değildi.
Kimi muhalif kanalların yorumlarına göre; gelecekle ilgili; zaten perde gerisinde bir hareketlilik, bir kaynama varmış!
Bilal Erdoğan, Berat Albayrak ve Hakan Fidan çekişmesinin dip dalgası harekete geçmiş deniliyor.
Cumhur İttifakı'ndan da ilk defa farklı resimler veriliyor.
Mesela, Devlet Bahçeli dahil, MHP teşkilatının 29 Ekim Cumhuriyet resepsiyonuna gelmemeleri, bazı şüpheleri çağrıştırmış durumdadır.
Dedik ya, algılar evrime uğramış.
Devlet Bahçeli, DEM PARTİ , dolayısıyla Pkk terör örgütü ile daha diyalogçu ve demokratik yaklaşım gösterirken, Kıbrıs konusunda daha baskıcı, anti demoktatik tavır sergiliyebilmekte; Kuzey Kıbrısta yapılan seçimlere karşı gelerek ilhakını istemektedir.
Gidişat gösteriyor ki, önümüzdeki süreçte sayın Erdoğan, güçlenip büyüyen Yeniden Refah Partisi'nin kapısını çalacaktır. Diğer alternatiflerden matematiksel bir denklem oluşturma imkânı yok.
Fatih Erbakan başkanlığındaki yeniden Refah Partisi'nin tavrı ve yaklaşımı nasıl olacak bilinmez.
Bilinen bir şey var ki; daha önceki seçimlerde 30 maddelik çözüm önerilerinin yerine getirilmemiş olmasının unutulmamış olmasıdır.
Siyaset eskisi kadar tekdüze değildir, denklemler çok bilinmeyenlidir.












