MENFAATİN EKONOMİSİ: VİCDANIN İFLASI
Peygamber efendimizin bize çok güzel bir öğüdü vardı : “Komşusu açken tok yatan bizden değildir.”
Bu öğüt, mahallelerin ruhuydu.
Veresiye defterinin mürekkebi, komşuluğun garantisiydi.
Peki ya şimdi?
Her bir hücremizi "Menfaat Ekonomisi' sarmış.
Herkes kendi cebine bakarken, kimse milletin derdine uğraşmıyor.
Bugün işini düzgün yapan değil, köşeyi dönen konuşuluyor.
Mahallede biri zengin olunca, artık “Helalinden mi acaba?” denmiyor;
“Nasıl yaptıysa ben de öyle yapayım” deniyor.
Artık kimse “doğru mu, yanlış mı” diye sormuyor.
Onun yerine “Kârlı mı, zararlı mı?” sorusu dolaşıyor dillerde.
Terazinin kefesi değişti; vicdan hafifledi, menfaat ağır bastı.
Bir Zamanlar Güven Vardı
Hatırlayın…
Bakkal amcaya “Maaş günü öderim” denirdi, o da “Tamam evladım” diye deftere çentik atardı.
Şimdi “QR kod var mı abi?” dönemi.
Çünkü güven bitti, yerine teminat geçti.
Devletinden şirketine herkes aynı dertte:
Devlet “Menfaatim ne?” diye soruyor, şirket “Kârım ne?” diye hesap yapıyor.
Fabrika işçisi sokağa atılıyor, CEO’suna prim yağıyor.
Bir belediye, ihaleyi yandaşa veriyor ama “Hizmet ediyoruz” diyor.
Hizmet kime? Elbette menfaate!
Transparency International verilerine göre, Türkiye 180 ülke arasında 101’inci sıraya geriledi.
Oxfam raporu açık söylüyor: En zengin yüzde 1, servetin yüzde 40’ını yuttu.
Bu tablo sadece ekonomik değil, ahlaki bir çöküştür.
İyiliğin Bile Pazarı Kuruldu
Bir zamanlar iyilik sessizdi.
Bir el, bir kapı, bir dua…
Şimdi ise iyilik bile gösteriye dönüştü.
Sokakta bir lokma ekmek uzatmak bile kamerayla yapılıyor.
“Like bekliyorum!” diyen bir merhamet tüccarlığı başladı.
Pew Research diyor ki: Sosyal medyadaki yardım içeriklerinin yüzde 70’i “imaj” amaçlı.
Merhamet artık bir algoritmanın konusu.
Yani iyiliğin bile pazarı kurulmuş durumda.
Asıl Kriz Dövizde Değil, Vicdanda
Evet, enflasyon yüksek, geçim zor.
Ama asıl kriz dövizde değil, vicdanda.
World Happiness Raporu’na göre Türkiye 149 ülke arasında 98’inci sırada.
Gelir artıyor ama huzur azalıyor.
KONDA’nın araştırması gençliği uyarıyor:
Gençlerin yüzde 40’ı “Para her şeydir” diyor.
Demek ki mesele sadece ekonomi değil; ahlak eğitimi de iflas etmiş durumda.
Bu Düzeni Değiştirecek Yasa Değil, Yürek Lazım
Bu düzeni değiştirecek yasa değil, yürek lazım.
Biraz merhamet, biraz utanma, biraz da “Ben tokken o aç kalmasın” duygusu…
Yani insani refleksleri hatırlamak gerekiyor.
İşte beş basit ama etkili adım:
Komşunu Unutma: Her hafta bir kapıyı çal, “Bir ihtiyacın var mı?” de.
Helali Gözet: Kazancına değil, kaynağına bak.
Sessiz İyilik Yap: Gösterme, hissettir.
Çocuklarına Ahlak Anlat: Nasreddin Hoca’yı, Mevlana’yı hatırlat.
Sorgula: “Bu hizmet kime yarıyor?” diye sormaktan korkma.
Son Söz: Helalini Koru, İnsan Kal
Para kazanmak kolay, helalini korumak zor.
Menfaat ekonomisi büyüyor ama insanlık küçülüyor.
Ahlakı yeniden hatırlamazsak, büyüsek de küçülürüz.
Belki de asıl iflas, dövizde değil, vicdandadır.
Bu Cuma, bir komşuya uğrayın.
Bir tebessüm, bir dua, bir çorba...
Belki zincir oradan kırılır.
Çünkü yürekle başlayan iyilik, ekonomiyi değil ama insanlığı büyütür.












